“Yalnızca Topluiğne Üstüne Bir Öykü Kitabı Yazılıp Topluiğneyle Bütün Bir Yaşam Sergilenebilir”

Mehmet Zaman Saçlıoğlu’nun Bilgi Yayınevi tarafından yayımlanan Saatin Arka Yüzü edebiyat üzerine, yazarın yaşamından kesitler de içeren eşsiz bir kitap. Kitabın içinde öyküler, şiirler, kitaplar, şairler, çeşit çeşit kalemler, kediler ve Saçlıoğlu’nun edebiyatla ilgili düşünceleri var:

“Ben her iki türde de yazmaya çalışan biri olarak, şiir ile öyküyü birbirinden ayrı tutmayı yeğlerim. Şiirin içine öykü çok girdiğinde şiirselliğini yitireceğini düşünürüm. Öykünün de şiirin biçiminden uzak durması gerektiğine inanırım. Artı ve eksi elektrik kutuplarının birbirini çekmesi ama birleştikleri zaman nötrleşerek tüm çekiciliklerini yitirmesi gibi, bu iki türün de birbirleriyle fazla iç içe durduklarında birbirlerini zayıflattıklarını, en azından bir belirsizlik oluşturduklarını sanıyorum. Ama bu arada, öykü yazarken kimi zaman düz yazıyla anlatmanın güç olduğu, ancak şiirin büyülü diliyle oluşacak bir imgenin çok rahatlıkla anlatabileceği bazı düşünceler de gelir aklıma. Kimi zaman öylesine düşünceler gelir ki bunlar öyküyle ilgilidir; ama kullanıldıklarında öykünün rahat akışında küçük engeller oluşturacaklardır. Kimi zaman ilginç imgeler gelir kalemimin ucuna. Bunlar da güzeldir ve öyküyle ilgilidir ama öyküde olmasalar da olur. Hatta olurlarsa belki öykünün atmosferinde yaratacakları farklılık okuru yanıltacaktır. Sonunda, bir öykü tam olarak bittiğinde, ondan çıkarılmış, aynı bir heykelcinin fazla görüp de attığı son mermer parçaları gibi bazı metin parçaları artar. Bu parçalar belki ileride kullanılır diyerek bir kenarda saklanır. Şiir yazarken bu belki daha çok olur. Her şiirden birkaç dize artar ve bunlar bir kenarda yeni bir şiirde kullanılmayı ya da yeni bir şiirin ipucu olmayı bekler. Behçet Necatigil, bu tür şiirleşmemiş dizelerini ‘şiir uçları’ olarak bırakmıştı.”

Saatin Arka Yüzü’nü okurken, yazarın Behçet Necatigil’den Melih Cevdet Anday’a, Orhan Veli’den Yahya Kemal’e, Dağlarca’dan Nâzım Hikmet’e, Kafka’dan Calvino’ya uzanan okuma serüvenine de eşlik ediyoruz. Mehmet Zaman Saçlıoğlu’nun okumak ve yazmak üzerine düşünceleri yazarın kendi edebiyat yaşamından süzülmüş, en yalın halleriyle çıkıyor karşımıza:

“1940’lı yılların sonunda Kabataş Erkek Lisesi’nde Behçet Necatigil’in öğrencisi olan amcam Kaya Saçlıoğlu, bana Necatigil’in Türkçe dersinde bir kompozisyon yazmaları için kendilerine verdiği konuyu söylemişti. Konu, ‘topluiğne’ idi.

Sonra hem kendi sanat öğrenciliğim yıllarında, hem de öğretim üyesi olarak sanat öğrencileri yetiştirdiğim yıllarda bugüne kadar hiç şaşmayan bir gerçeğin ayırdına vardım. Bir sanatçı bir çalışma için seçtiği konuyu ne kadar daraltırsa o kadar derinleşebiliyordu.

Öykülerime bakıyorum da hemen hepsinde benzer bazı öğeler buluyorum. Örneğin, tüm öykülerimde bir rüzgârın estiğini duyumsuyorum. Tüm öykülerimde insanın öne çıktığını görüyorum. İnsan o kadar öne çıkıyor ki onu çevreleyen zaman, mekân, adlar, tarihler görünmez oluyor. Bu yüzden bilerek mekânı, zamanı belirsizleştiriyor, adları en aza indiriyorum. Öykülerimdeki insanların içten içe yalnız insanlar olduğunu görüyorum. Bu açıdan belirsiz de olsa öyküler arasında ilişkiler bulunduğunu söyleyebilirim.

Şu topluiğneye dönecek olursak; örneğin yalnızca topluiğne ile ilgili bir öykü kitabı yapılamaz mı? Pekâlâ yapılabilir. Bir bütünlük sağlayabilir bu öyküler toplamı. Ve hep topluiğne anlatılarak bütün bir yaşam sergilenebilir.”

Edebiyatla ilgilenen herkesin okuması gereken bir kitap Saatin Arka Yüzü.

Mehmet Zaman Saçlıoğlu tarafından yazılan Saatin Arka Yüzü’nü indirimli fiyat ve avantajlı kargo seçeneği ile hemen satın almak için tıklayın.

 

 

 

 

 

Kapat