Türklere Meydan Okuyan İşgal Güçleri Karmasına Fenerbahçe’nin Yanıtı: Maça Hazırız

Turgut Özakman, Cumhuriyet kitabında 1923 yılında Fenerbahçe’nin işgal güçleri karmasıyla yaptığı futbol karşılaşmasını ayrıntılarıyla anlatır. İstanbul İşgal Orduları Komutanı olan İngiliz General Harrington, İstanbul’daki İngiliz birliklerinden oluşacak bir karmanın Türk takımları ile maç yapmak istediğini açıklar. Generalin gazetelere verdiği ilan şöyledir:

“Gardler Muhteliti Türk kulüplerine meydan okuyor. Galibine, Başkumandanın (General Harrington) adını taşıyan büyük bir kupa verilecek bu maça Türk kulüpleri diledikleri gibi takviye de alabilirler.”

O günlerde İsmet İnönü ve arkadaşları emperyalist güçlerin yoğun baskısı altında bağımsız bir ülkenin temelini atmak için Lozan’da ölüm kalım mücadelesi veriyorlardı. Görülen oydu ki İngiliz general de işgalci askerleriyle birlikte İstanbul’dan ayrılmadan önce, hem de meydan okuyarak futbol takımları üzerinden Türklere iyi bir ders vermek istiyordu.

Açıklamaya göre İngiliz takımı İstanbul’daki işgalci birlikler arasında yapılan turnuvada ilk üç sıraya girmiş takımların oyuncuları arasından seçilecek bir karma olacaktı. Irish Guards, Grenadiers Guards ve Goldstream Guards. Ancak daha sonradan General Harrington’un bu karşılaşmayı önceden planladığı ortaya çıktı. İşini şansa bırakmak istemeyen General Harrington bu karşılaşma için İngiliz birinci ligindeki Chelsea takımında top oynayan ancak o sırda Mısır ve Malta’da askerlik yapan dört profesyonel futbolcuyu da gizlice İstanbul’a getirtmişti. General, büyük kupayı İstanbul halkının önünde işgalci güçlerinin kaldırmasını arzu ediyordu.

Çok geçmeden söylentiler kulaktan kulağa yayıldı. O dönemde İstanbul’daki işgalcilerle en iyi mücadele edebilecek takım Fenerbahçe’ydi. Chelsea’den dört futbolcunun işgalciler karmasına ekleneceğini haber alan Galatasaray’lı yöneticiler Fenerbahçe’ye gittiler ve maç için “bizden istediğiniz futbolcumuzu alabilirsiniz” dediler. Fenerbahçeliler duygulanmıştı:

“Çok teşekkür ederiz, bu dostluğunuzu asla unutmayacağız ama İngiliz takımını yenecek güçteyiz” dediler. Fenerbahçe, İngilizlerin meydan okumasına karşı gazete ilanıyla daha üst perdeden bir meydan okumayla yanıt verdi: “Fenerbahçe Kulübü şartsız olarak ve yalnız kendi kadrosuyla bu maçı oynamayı kabul eder.”


Tarih 29 Haziran 1923’tü. Maç, Taksim Stadı’nda saat 15:00’te oynanacaktı. Sabahın erken saatlerinden beri tüm İstanbul ayağa kalkmıştı, Fenerbahçeli taraftarlar vapurla Karaköy’e geçip, buradan Tepebaşı’na doğru çıktıktan sonra Galatasaraylı taraftarlarla buluşarak Taksim Meydanı’na yöneldiler.  Aynı sırada Beşiktaşlı taraftarlar Gümüşsuyu üzerinden Taksim Meydanı’na yürüyorlardı. Her taraftar kendi takımının bayrağının yanında Türk bayrağı da taşıyordu. İstanbul, Taksim Meydanı’nda tek yürek oldu. Birbirine karışan taraftarlar, milli mücadele marşları söyleyerek Taksim Stadı’na doğru yürüyüşe geçtiler. Gençleri gören yurttaşlar ise duygulanarak alkışlamaya başladı. Giderek büyüyen kitle nihayet stada vardı.

İşgalci güçleri destekleyen taraftarların alkışları arasında İngilizler sahaya çıktı. İstanbul’daki İngiliz takımlarını tanıyan Türkler şaşırmıştı, çünkü tanımadıkları dört futbolcu vardı sahada. Daha sonra kulaktan kulağa bu futbolcuların Chelsea’de oynadıkları bilgisi yayılınca bir kaygılanma başladı. İşte tam o anda yer gök gürler gibi bir uğultu koptu: Çubuklu formasıyla Fenerbahçeli futbolcular çıkış kapısında görünmüştü. Fenerbahçe ilk on biri şu şekildeydi: Kaptan Hasan Kâmil Sporel, kaleci Şekip Kulaksızoğlu, Cafer Çağatay, Kadri, İsmet, Fahir, Sabih, Alaeddin Baydar, Zeki Rıza Sporel, Ömer Tanyeri ve Bedri Gürsoy.

İngilizler maça hızlı başladılar. Fenerbahçeliler işgal altındaki İstanbul halkının beklentisini biliyorlardı. Ancak bu sorumluluk ve kazanma zorunluluğu onları olumsuz etkilemiş gibiydi. Fenerbahçeli futbolcular birinci devre boyunca üstlerindeki tutukluğu atamadı ve devrenin sonuna gelindiğinde İngilizler bir gol atmayı başardı.  İstanbul halkı sessizliğe gömülmüştü, Taksim Stadı’nda sadece işgalcilerin karmasını destekleyen taraftarların çığlıkları duyuluyordu. Devre İngilizlerin üstünlüğü ile kapandı.

İkinci yarı taraftarın coşkulu tezahüratı ile başladı. Bu sefer Fenerbahçe sahaya fırtına gibi girdi, stat tutuşmuş gibiydi. 60. dakikada Zeki Rıza Sporel’in şutu ağlarla buluştuğunda sadece stat değil tüm Taksim yıkılıyor gibi oldu. Golden sonra İngilizler bocalamaya başladı. 74. dakikada topla buluşan Zeki Rıza Sporel topu biraz sürdükten sonra karşısına çıkan İngiliz futbolcuyu çalımlayıp General Harrington’un hayallerini suya düşüren şutu kaleye göndererek ikinci golünü attı. Taksim’de yer gök inliyordu. Maç 2-1 Fenerbahçe’nin galibiyetiyle bitti. General Harrington işgalci askerlerine vermek üzere hazırlattığı kupasını kendi elleriyle kaptan Hasan Kâmil Sporel’e teslim etmek zorunda kaldı. Sporel kupayı kaldırırken Türk taraftarlar adeta çıldırdılar.

Fenerbahçe’nin işgalci kuvvetlerini yendiği haberi Lozan’daki Türk kuruluna ulaştığında ortalık bayram yerine döndü. Lozan’da emperyalistlere karşı savaşan heyet için büyük bir moral oldu bu galibiyet. İsmet Paşa hemen telgrafın başına geçerek Fenerbahçe’yi kutladı: “Kurulumuz adına hepinizi sevinçlerle kutlar, gözlerinizden öperim.”

İşgalciler karması sahada yenilmişti. Lozan’da müttefikler karmasını yenme sırasıysa kendilerindeydi.

Turgut Özakman’ın iki kitaplık Cumhuriyet romanı 28 Eylül 1922 – 29 Ekim 1923 (Birinci Kitap) ve 29 Ekim 1923 – 10 Kasım 1938 (İkinci Kitap) arasındaki on beş yıllık dönemi anlatır. “Tarihimizi doğru bilirsek, aramızdaki anlaşmazlıkların çoğu sona erer” diyen Özakman’ın belgeler ışığında hazırlanan iki ciltlik başyapıtını mutlaka ama mutlaka okumalısınız.

İndirimli fiyat ve avantajlı kargo seçeneği ile isterseniz bu bölümün geçtiği Cumhuriyet - Birinci Kitabını, isterseniz de ekstra indirimle iki kitabın bir arada sunulduğu Cumhuriyet – Birinci ve İkinci Kitap Setini satın alabilirsiniz.

 

 

 

 

Kapat