Yeni Kitaplarla Öykü Serimiz Devam Ediyor!

Bir öyküyle dünyan değişebilir.

Kitaplar hayat kurtarmaz belki ama bazen, sadece birkaç sayfa, sadece bir öykü, insanı kendine getirir. Bazen uzun anlatılardan değil; kısa, çarpıcı, yoğun öykülerden geçmek isteriz. Birkaç dakikada içine çekildiğimiz, bir ömür bizde kalan hikâyelerden…

Bilgi Yayınevi olarak okurlardan gelen geri dönüşler, bize yeni bir öykü döneminin başladığını gösterdi. Biz de bu çağdaş öykü akımına üç güçlü kitapla yanıt verdik: Hadiseler Cereyan Ederken, Kızıl Meşe ve Dalgaların Götürdüğü.

Öykü serimizin devamında ise iki yazarın yaratıcı anlatımıyla buluşan Yeni Hayatlarının İlk Günü ve Saat Yönünün Tersine kitapları var.

Zamanın ve Zihnin Kıvrımlarında Dolaşan Beş Öykü Kitabı:

Yeni Hayatlarının İlk Günü, sıradan hayatların kırılgan yüzeyine dokunuyor. Bulaşıkhanede yıldız olma hayali kuran bir genç adam... Lise aşkının gölgesinde sıkışıp kalmış bir kız çocuğu... Mesleğine son bir kez veda eden bir gassal ve koleksiyon peşinde koşan iki küçük kalbin masumluğu... Salihcan Sezer’in kaleminden çıkan bu öyküler, gündelik olanın içindeki çatlaklardan sızan umutla besleniyor. Hayatın enkazı arasında hâlâ parlayan bir şeyler var mı? Bir kader, bir tesadüf, belki de sadece bir an...

Dingin gibi görünen bu öykü evreninde, kırılma anları sessizce deviniyor. Ve sonunda, bir şey değişiyor, yıkıntıların arasından fısıldıyor öyküler:  “Lanetli bir günahkâr mıydı?… Kurada ismi çıkan sıradan bir şanssız mıydı?”

-

 

 

 

Saat Yönünün Tersine, huzurevi yalnızlığına, anneliğe, kadın-erkek ilişkilerine, belleğin buğulu sınırlarına dokunuyor. Kök salmakla kopmak arasında bocalayan karakterler; hem tanıdık, hem bir gölge kadar uzak. Resimlerin, heykellerin ve nesnelerin birer hikâye anlatıcısına dönüştüğü öykülerde; bir tenis topunun ardından sürüklenen kamera gibi, hayatın peşinden sürükleniyoruz. Polisiye dokunuşlarla örülmüş anlatılar, atmosferini gerçekliğin sessiz kırıklığından alıyor.

Zamanın tersine aktığı yerde bile hayata tutunanların, koparken bile kök salanların izini süren bir anlatı: “Saat Yönünün Tersine giderken kırılabilirsiniz… ama inat etmek, yaşamdan hâlâ vazgeçmediğinizi fısıldar.”

-

 

 

 

 Hadiseler Cereyan Ederken, 71. Sait Faik Hikâye Armağanı kısa listesinde. Renklerin tutmadığı, seslerin yankılanmadığı, zamanın eğilip büküldüğü bir evren kuruyor Elif Derviş. Hadiseler Cereyan Ederken, adı gibi: Sakin görünen bir yüzeyin altında fokurdayan gerçeklikleri yakalıyor. Bazen ikinci tekil şahsa hitap ediyor, bazen bir cevapsız arama gibi zihninde çınlıyor. Sessizce olup biten şeylerin ardında kalan boşlukları, rüya ile uyanıklık arasındaki çizgide sorguluyor.

Kitabı bitirirken; “Gününe anlam katmak istersen, bir öykü molası ver ” hissiyatını duyuyoruz.

-

 

 

 

 

Fatih Dağdelen’in kaleminden çıkan Dalgaların Götürdüğü, ölüm korkusuyla yaşama korkusu arasında gidip gelen karakterleriyle bizi kendi içimize bakmaya zorluyor. Kadın-erkek ilişkileri, unutmak ve hatırlamak, kaos ve huzur arayışı… Her satır bir başka kıyıya çarpıyor. Dalgaların Götürdüğü, bir yerden gitmekle orada kalmak arasındaki kırılgan seçimlerin kitabı.

“Sen orayı terk edenlerden misin, yoksa hâlâ orada bekleyenlerden mi?” sorusuna vereceğimiz cevabı düşünerek dönüyoruz hayata bıraktığımız “O” noktaya.

-

 

 

 

 

Ufuk Tekin, sekiz öykülük Kızıl Meşe’de taşranın sessizliğini bozan, insanı yüzleştiren ve çoğu zaman yerinden sarsan detaylarla dolu bir anlatı kuruyor. Ahlak, adalet, ilişkiler, yalnızlık ve umut… Kızıl Meşe, sessizce büyüyen bir başkaldırının, içten içe süren bir hesaplaşmanın sesi gibi.

Kasabalı ondan korkuyor olabilir ama okur olarak, “O ağaca kalpten bağlanmışken” buluyoruz kendimizi.

Bu beş kitap, bugünün öykü okuruna hem edebi hem de duygusal bir sığınak sunuyor. Okurun zihnine derin izler bırakacak öykülerle yola çıkmaya niyet ettik. Devamı da yolda.

Şimdi öykülerle tanışma zamanı.

Kapat