Hâlâ Performans Değerlendirme Sistemi Kullananlardan mısınız?

Performans değerlendirmeleri ilk kez 20. yüzyılın başında Amerikan kamu kurumlarında uygulanmaya başlanmıştı. Türkiye’de uygulanması ise 1950’leri buldu. Performans değerlendirmelerinin olumlu etkisi olduğu düşünülerek hâlâ kamu kurumlarında ve özel şirketlerde uygulanıyor. Bugün baktığımızda, bu uygulama çalışanların motivasyonlarını düşüren, tedirginliklerini artıran, sadece belirlenen kriterlere göre başarı ölçen bir sistem. Tam da bu yüzden, sanılanın aksine performans değerlendirmeleri çağımızın yöneticilik anlayışına uyum sağlamıyor. Kurumsal olmak için çabalayan şirketlerde uygulanan performans değerlendirmeleri, yüz yıl öncesinden kalan bir yöneticilik uygulamasının bugüne yansıması. 

Performans değerlendirmesi uygulamasının geçerliliğini kaybetmesi için birçok neden var. Değerlendirme yapan kişinin sahip olduğu yetkinlik, değerlendirmenin hangi kriterler üzerinden yapıldığı  ve değerlendirme sürecinin çalışanlarda yarattığı stres, depresyon, motivasyon düşüklüğü gibi olumsuz durumlar bu uygulamanın devam ettirilmesini imkânsız hâle getiriyor. 

 “Yönetim dediğimiz şeyin büyük kısmı insanlar için çalışmayı zor hâle getirmekten ibarettir.” Peter Drucker

 Sizde durum nedir? Israrla performans değerlendirme sistemini uygulamaya devam edenlerden misiniz? O zaman dünyada ne olup bittiğine bir bakalım. General Electric çalışanlarının motive olduğunu, çalışma verimlerinin arttığını düşünerek performans değerlendirme sistemini yıllarca devam ettirdi. Ancak General Electric yakın bir zamanda 135 yıllık geçmişinde köklü bir değişiklik yaptı ve yüzyıllık geleneğini sonlandırdı. General Electric İnsan Kaynakları Eski Başkanı Susan Peters, teknolojinin içine doğan ve sürekli geri bildirim almaya alışmış milenyum kuşağının bu değişikliğe neden olduğunu belirtiyor. Yeni performans değerlendirme sisteminde mobil bir uygulama sayesinde yöneticilerin çalışanlarıyla sürekli iletişim halinde olması sağlanıyor. Üstelik yıllık maaş artışları da bu sistemle direkt bağlantılı değil. Bu da çalışanların sadece maaş odaklı olmamasını sağlıyor. Yalnızca General Electric değil,  Accenture, Microsoft, Adobe, GAP, Deloitte gibi birçok uluslararası şirket de performans değerlendirmesi ve buna göre maaş zammı yapma uygulamalarından vazgeçti bile. 

Yöneticilik Mitleri kitabı sorgulanmadan süregelen yöneticilik anlayışını irdeliyor. Yöneticiliğin sistemle değil, insanlarla ilgili olduğunu vurguluyor, iyi bir yönetici olabilmek için insanlarla birlikte çalışmanın, onları anlamanın ve onlara ilham vermenin önemini anlatıyor. Kitap, işyerlerinin huzurla çalışılan, insanların saygı gördüğü yerler hâline gelmesi gerektiğinin üzerinde duruyor. Bunu gerçekleştirmek için çağı takip eden, değişime açık yöneticiler gerekiyor. 

Yöneticilik Mitleri kitabı yazarlarından Cary Cooper en etkili insan kaynakları uzmanı seçilmiş. Financial Times yazarı Stephan Stern ile birlikte yazdıkları bu kitapta birçok yöneticilik miti detaylı olarak analiz ediliyor. “Lider olunur mu yoksa doğulur mu, yalnızca uyum sağlayacak kişileri mi işe almalıyız, para insanı motive eder mi, kadından yönetici olur mu, insanlar değişimden nefret eder mi?” gibi yöneticilikle ilgili alışılagelmiş yargılar sorgulanıyor. Sadece sözde değil, uygulamada da insanı merkeze alan bir yönetici olmak isteyenler bu kitabı mutlaka okumalı. Yöneticilik Mitleri, yıllardır devam ettirilen fakat artık işlevini kaybetmiş uygulamalara son verebilecek enfes bir kitap. 

Stefan Stern ve Cary Cooper'in Yöneticilik Mitleri kitabını indirimli fiyat ve avantajlı kargo seçeneği ile satın almak için hemen tıklayın.

 

 

 

 

Kapat