Galatasaray’da Tahir Alangu ile Edebiyat Dersi

Kitapları, yayımlanmamış oyunları, TV skeçleri, şiirleri, -1968'den bugüne-  35 yıla sığdırdığı bütün yazı çalışmaları taranarak oluşturulan FerhAntoloji, büyük usta Ferhan Şensoy’u tanımak için kuşkusuz en önemli kaynak.

FerhAntoloji’nin diğer antolojilerden farkı ise kitabın Ferhan Şensoy’un çocukluğu, okul yılları ve tiyatro serüvenine ilişkin dönemleri içeren bir nehir roman gibi okunabilmesi. Kitabı okurken hem Ferhan Şensoy’u daha yakından tanıma şansınız oluyor hem de Samsun’da geçen çocukluğunu, Galatasaray yıllarını, tiyatroda karşılaştığı iktidar baskısını, ekonomik sıkıntıları okuyorsunuz. Şensoy’un oyunları, şiirleri ve denemeleriyle bezenmiş bu antolojiyi okurken mücadele içinde geçen bir yaşama tanıklık ediyorsunuz.

Kitaptan kısa alıntılar:

Galataray’da Tahir Alangu ile Edebiyat Dersi

Tahir Baba deniliyor ona okulda. Bir gün zart diye giriyor sınıfa, gözünde şişe dibi gözlükler, elinde tahta ağızlığı, dolma parmakları sıkı sıkı tutuyor ağızlığı, ağır ağır yürüyor kürsüye, saçı epeyce dökülmüş, kararlı dev adam. Kırlaşmış pos bıyıkları gülümseyen ağzını saklıyor.

  • Mollalar, o önündeki, üstünde “Edebiyat” yazan kitap okunmayacak! Ananıza babanıza söyleyin, size birer Sait Faik külliyatı alsın… Haftaya edebiyat! Bu ders serbestsiniz, ne isterseniz yapın! diyerek çekip gidiyor sınıftan.

Bir ay içinde herkes Sait Faik’i hatmetmiş durumda, Alangu bize hiç duymadığımız, yeni yazarlar tanıtıyor, kitaplarını getiriyor, öykülerini okutuyor, birden Osman Celal Kaygılı, F.Celalettin, Memduh Şevket Esendal’la doluyor beyinlerimiz. Her gün yeni bir pencere açıyor bize Tahir Baba.

Sonra bir gün içimizden birilerini dolma parmaklarıyla göstererek:

  • Sen! Sen! Sen! Sizler yazar olacaksınız, bu işin peşini bırakmayın… Çok okuyun! Günlük tutun mollalar! diyor. Tahir Alangu parmakla gösterdiğinde, utanarak önüne bakan, yüzü kızaran bu küçük çocuklar, Nedim Gürsel, Selim İleri, Mahir Şaul, Engin Ardıç, İzzet Yasar ve Ferhan Şensoy…

 

Biz güzeliz çün pirimiz güzel

“dur demiş duvara hacı bektaş’ım veli

omuzun yaslamış durmuş duvar

kendi ölüsün kendin yuğar

kin namus ve güzel yangın

pirim size alev olsun

…..

Biz güzeliz bu kesin

çün pirimiz güzel

pirimizi dara çekmiş kardeşleri

pirim

kardeşlerim demiş

benim pirim benden güzel benden yangın

arkadaşları asmışlar

gastelerde resimleri var

hü”

(Gündeste, 1986)

 

Varsa Yoksa Karılar

Sen operet söylersin

Konser gelmiş sanırlar

Sen dramlar kesersin

Onlar saf saf bakarlar

Sen şairlik satarsın

Herkes senden şairdir

Adamı sallamazlar

Varsa da yoksa karılar

İlle de bizzat karılar

(Anyamanya Kumpanya)

 

şiir yazıyorum satamıyorum

çorap yıkıyordum kapı çalındı

açtım ki kızkardeşim

peşinden annem ardında teyzem

ilk kez geliyorlar kazancı yokuşu’na

mukaddes’ten almışlar

möbleli bekâr evinin adresini

bakıyorlar kırık dökük eşyaya

kızkardeşim daha metin

ağlarken annemle kızkardeşi

beş dakika sürüyor ailesinin fakiri ziyareti

boynu bükük gidiyorlar

usulca kapatıyorum kapıyı

usul usul ağlıyorum

yirmisekiz yaşımdayım

şiir yazıyorum

satamıyorum

(Gündeste, 1986)

 

Dam üstünde polyester, ev sahibi ne ister?

Dam üstünde polyester

Ev sahibi ne ister?

Ev sahibi peşin ister

Hem kırmızı meşin ister

Bekâr sevmez, yüzük ister

Tumturaklı tüzük ister

 

Bu zamanda ev tutmaya

Az birazcık büzük ister

 (Kiralık Oyun, 1982)

 

fidan hanım

temizlik var evimizde

bilmiyorum Beethoven seviyor mu

gümüşhaneli fidan hanım

ama silip süpürüyor işte

Beethoven eşliğinde

ikinci boğaz köprüsünün inşaatı yüzünden

gecekondusundan atılıyor fidan hanım ve çocukları

gerede’ye taşınıyorlarmış

oradan çalışmaya gelecekmiş gene de

ismi fidan kendi devetabanı kadın

gerede’de iş aramak hiç gelmiyor aklına

abla diyor bana arasıra sonra düzeltiyor ağbi diye

hep ablalar var temizliğe gittiği öbür evlerde

sonra böyle güpegündüz oturan ağbi yok ki

evet ama bizim evin ablası yok fidan ağbi

zambakların suyunu değiştirdim

saplarının ucundan az biraz kestim

yayıldı masama zambak kokusu

fidan hanım terasa çıktı karşı tepelere baktı

işte dozerler gelmişler

öyle kalakaldı hüzünlü teknolojiye hırs bakarak

on gün sonra orada temel atılacak

korkunç bir şey insanın evinin dozerle yıkılması

(Gecedeste)

 

Kalemimin Sapını Gülle Donattım’dan Gündeste’ye, Şahları da Vururlar’dan Kahraman Bakkal Süpermarkete Karşı’ya, İçinden Tramvay Geçen Şarkı’dan Felek Bir Gün Salakken’e, TV skeçlerinden şiirlerine uzanan bir yolculuk içinde okuyacaksınız FerhAntoloji’yi. Kitabın bir sayfasında kahkahalarla gülerken bir sonraki sayfada hüzünleneceksiniz.

FerhAntoloji büyük usta Ferhan Şensoy’u tanımak için en önemli kaynak. Herkesin özellikle de gençlerin mutlaka okuması gereken bir başucu kitabı.

Ferhan Şensoy’un FerhAntoloji kitabını indirimli fiyat ve avantajlı kargo seçeneğiyle satın almak için tıklayın.

 

Kapat