Bir Ada Dolusu DELİ

“TIMARHANE” ilginç konu ve kurgusu ile sürükleyici bir roman.

Sinema-TV dünyasında, deneyimi ve ödülleriyle kendini kanıtlamış olan Selami Genli, şimdi de “TIMARHANE” romanı ile edebiyat dünyasında.

“Delilik” ve “deliler” hem dünya, hem de Türk edebiyatına bolca malzeme çıkarmıştır. Günümüzde “akıl hastası” olarak nitelendirdiğimiz “normal dışı” kişilerin, genetik ve sosyal kaynaklara bağlı çeşitli ruhsal bozukluklara sahip olduğunu biliyoruz. Artık onlara mistik, dinî ve metafizik anlamlar yüklemek olanaksız. Toplumsal yaşantımızda “mahallenin delisi” yok artık. Edebiyat da bu bağlamda kendi dilini yeniledi, kurguladı. Artık yepyeni “deli” hikâyeleri, romanları yazılıyor.

Tımarhane romanının ana karakteri Mehmet Kağan’ı, delilerle dolu bir tımarhaneye ve akıl almaz serüvenlere sürükleyen, içindeki yazma tutkusu olmuştu.

“Adadaki Tımarhane” haberini okuduğumda, orasıyla ilgili bir kitap yazma fikri beni çok heyecanlandırmıştı.

Mehmet Kağan “altı delik ayakkabısı, pazar malı tişörtü, küçük bavulu ve ısındığında pancar motoru gibi çalışan laptopu” ile adaya doğru yola çıktığında, umut ve neşe doludur. Adadaki tımarhane, onun için iyi bir malzeme deposu gibidir. Yazacağı ilk kitabı için yepyeni karakterler, ilginç hikâyeler onu beklemektedir.

“Belki de yazacağım kitap hayatım boyunca beklediğim kaçışın biletiydi. Çocuk yaşta İzmir’den İstanbul’a gelmiştim. Yapmadığım iş kalmamıştı. Garsonluk, vestiyercilik, yerel bir kanalda kameramanlık, üçüncü sınıf bir televizyon dizisinde senaryo asistanlığı… Aradan geçen onca yıldan sonra sadece bir arpa boyu yol alabildim. Tirajı fena sayılmayacak bir gazetenin magazin haberlerini yazıyorum. Bir de pazardan pazara, eklerden birinde küçük bir köşe… Hayatım boyunca hep zar attım. Ama ne aşkta kazanabildim ne de kumarda… Bu kitap benim hayaller dünyama açılan kapının anahtarı… Ve tahmin ettiğimden çok daha iyi hikâyeler buluyor olmam, kitaba dair umutlarımı giderek artırıyor.” (s. 63-64)  

Başhekim, doktor, hemşire ve güvenlik elemanından oluşan bir ekibin görev yaptığı tımarhane, her on yılda bir, altı hasta kabul etmektedir. Hastaların hücrelerine götürülüp onları bizzat gören, onların trajik hikâyeleri hakkında bilgi alan ve gerektiğinde dosyalarını inceleyen Mehmet Kağan, kendi kitabının hikâyelerini de bir bir yazmaya başlar:

“MASKELİ BALO / KESTİİİK! / KAYIP ZAMAN / İDDİA / SON NEFES” 

Hepsi birbirinden ilginç ve trajik hikâyeler çıkar ortaya: Tamer, Hüsamettin, Atilla, Kâmil ve Gizem’in hikâyeleri. Takıntıları, saplantılı aşkları, derin çocukluk travmaları, çaresizlik, umutsuzluk ve yalnızlıklarıyla sonunda deliren insanların öyküleri. İlk beş hikâyesini hiç zorlanmadan yazan Mehmet Kağan, sonuncuyu yazmaktan vazgeçer. Daha doğrusu, eli varmaz yazmaya... Altıncı hücrede kalan küçük kız çocuğu, deli değildir ama geç kalınmış bir kuduz vakası nedeniyle oradadır ve kudurarak ölecektir.

Romanın akışı içinde adayı, orada çalışanları daha yakından tanırız.  Bu arada Mehmet Kağan, hemşire Berna’ya sırılsıklam âşık olmuştur.    

Adadan ayrılacağı gün gitmekten vazgeçen ve saklanarak gizlice tımarhaneye geri dönen Mehmet Kağan, kendisini hiç tahmin edemeyeceği bir dizi olayın içinde bulur.  

Yoksa Bir “TRUMAN SHOW ” Filminde miyiz?  

En yakın dostu Caner’den yardım isteyen Mehmet Kağan, gerekli desteği sağlayabilecek midir? Bu adada neler olup bitmektedir? Kuşkular, yarım kalan bir aşk, bir dostun ihaneti…

Mehmet Kağan’ın olup bitene dair çok büyük kuşkuları vardır: “Belki de şimdiye kadar yaşadığım her şey dışarıdakiler tarafından tasarlanmış bir oyundan ibaretti. Tıpkı Truman Show filmindeki gibi...” (s. 144)

Gerçekleri öğrenmek üzere “Tımarhane”ye girmeye var mısınız? O halde buyurun romanın sayfalarına!..

Pek çok popüler sinema filmi ve TV dizisinde senarist, yardımcı yönetmen ve yönetmen olarak çalışan, sayısız ödül alan Selami Genli, şimdi “Tımarhane” romanıyla okur karşısında.

Selami Genli'nin TIMARHANE” kitabını indirimli fiyat ve avantajlı kargo seçeneği ile hemen satın almak için tıklayın.



 

 

 

Kapat