Mehmet Zaman Saçlıoğlu: “Benim Öykülerimin Altında Turşu Küpleri, Üstlerinde Uçurtmalar Var”

Mehmet Zaman Saçlıoğlu’nun Bilgi Yayınevi tarafından yayımlanan Saatin Arka Yüzü edebiyatla ilgilenen herkesin ilgisini çekecek, yazarın yaşamından kesitler de içeren eşsiz bir kitap. Kitabın içinde öyküler, şiirler, kitaplar, şairler, çeşit çeşit kalemler, kediler ama en önemlisi bir yazarın nasıl yetiştiğini gösteren sımsıcak ayrıntılar var:

“Babam ve annem ben ilkokuldayken kimi zaman anlattıklarıma çok gülerler ve bana palavracı derlerdi. Bazen kızdığımı da anımsadım bu söze şimdi.

Anlattıklarım neydi acaba; keşke bilebilsem. O yaşlardaki palavracılığım bana dedemden geçmiş olmalı; annemin babasından. Ben beş yaşımdayken ölmüş. Geçmişin pusu içinde onunla ilgili görüntüler var.

Otlarla, çiçeklerle dolu tepelerde geziniyoruz. Dedem bana bir otu gösteriyor; koparıp bir parçasını ağzıma uzatıyor, birazını da kendisi yiyor. Ne otu anımsayabiliyorum bugün ne tadını. Yalnızca bir ekşilik kalmış aklımda; bir de dedemin badem bıyıklı gülümseyişi. Topladığımız kucak dolusu otu eve getirişimizi, dedemin herkesin hayran olduğu ot salataları yaptığını anımsıyor muyum, yoksa sonradan anlatılanlar mı belleğimi aldatıyor?

Yine aynı tepelerdeyiz. Dedem elimden tutmuş. Öteki elinde benden büyük bir uçurtma var. Rüzgârın, kâğıdında patır patır sesler çıkardığını duyuyorum. Tertemiz hava burun deliklerimi yakıyor. Küçük ayaklarımın taşlı tepelerde sık sık burkulduğunu, yürüdükçe ayaklarımızın altından uzaklara sıçrayan iri çekirgeleri, bana ulaşılmaz gelen yükseklikteki uçurtmanın ipini her tutuşumda elimden kaçırdığımı anımsıyorum ve dedemin Şarlo bıyıklarını…

Güya öykü serüvenimi anlatacaktım. İlk öykümü nasıl yazdığımı, sonraki öykümü nasıl yazdığımı, bundan sonraki öykülerimde neler yazmayı düşündüğümü; bu büyülü düşler dünyasıyla acımasız gerçekler dünyasının yazıya nasıl yansıdığını, duygularla aklın karışım oranlarını, dili, kurguyu, kitaplarımın nasıl yayımlandığını, ödüllerimi, falan, filan... Bunların hepsi palavra.

Palavra olmayanlara gelince, bunlar: At üstünde dört arşınlık kargı taşıyan adamın buğday başakları arasında görülememesi. Ağzıma şeftali dilimini uzatırken şeftalinin suyunun annemin parmaklarından bileğine süzülüp kalaylı tabağın içine damlayışı ve kalaydaki güneşte yok oluşu. Cumbalardaki çocukların hepsinin, kediler gibi pazar tentelerinin üzerinde dolaşabileceklerini bilmek. Sabahları pazarı kuran adamlarla, akşamları toplayanların aynı kişiler olmadığını düşünmek. Sakanın atının aslında kanatlı olduğunu, sattığı suları başka bir ülkeden getirdiğini düşlemek. Yoğurtçunun omzundaki sopanın tahterevalli olarak da kullanılabileceğine; hallacın yayıyla ok da attığına, keman da çaldığına komşu çocuğu inandırmak. Babaannemin, turşu küpünün dibinde altın, salça küpünün dibinde elmas olabileceği olasılığını kabul etmemesini anlayamamak. İşte bunlar asıl gerçekler. Benim öykülerimin altında turşu küpleri, üstlerinde uçurtmalar var, yani gerçek nesneler.

Bu gerçekler olmasaydı ne yapardım? İyi ki öykü gerçeklerle yazılıyor.”

 

Saatin Arka Yüzü’nü okurken, yazarın Behçet Necatigil’den Melih Cevdet Anday’a, Orhan Veli’den Yahya Kemal’e, Dağlarca’dan Nâzım Hikmet’e, Kafka’dan Calvino’ya uzanan okuma serüvenine de eşlik ediyoruz. Mehmet Zaman Saçlıoğlu’nun okumak ve yazmak üzerine düşünceleri yazarın kendi edebiyat yaşamından süzülmüş, en yalın halleriyle çıkıyor karşımıza. Edebiyatla ilgilenen herkesin okuması gereken bir kitap Saatin Arka Yüzü.

Mehmet Zaman Saçlıoğlu tarafından yazılan Saatin Arka Yüzü’nü indirimli fiyat ve avantajlı kargo seçeneği ile hemen satın almak için tıklayın.

 

 

 

 

 

 

Kapat