Esendal’dan Kalan En Değerli Miras

Memduh Şevket Esendal’ın “Miras” romanında, geniş ve köklü Silahtar Ali Paşa ailesinden yola çıkılarak dönemin bir panoraması okura sunulur. Ailenin son kuşak temsilcilerinden, genç delikanlı Asım’ın yörüngesinde ilerleyerek gelişen olaylar, yalnızca ailenin özel yaşamıyla sınırlı kalmaz. Aynı zamanda II. Abdülhamit döneminin politik çalkantıları, tüm sosyal ve sınıfsal katmanlarıyla İstanbul’un o günkü toplumsal yaşamı da ayrıntısıyla gözler önüne serilir. Hafiyeler, jurnaller, bombalamalar, gizli bildiriler, yolsuzluklar, rüşvet, Kanunu Esasi yanlıları, dağınık illegal mücadele, romanın politik arka planını oluşturur. İstanbul’un yoksulluğu, yorgun ve bakımsız hali, bir devrin kapanışını hissettirirken; toplumda siyasi kargaşa, dernekleşme, dönüşüm öncesi belirsizlik ve sancılar yaşanmaktadır.

Romanın kahramanı Asım, henüz on yedi, on sekiz yaşlarında, o güne kadar ailesiyle Sarayköy’de yaşamış bir gençtir. Babası Şevki Bey’in ölümünden on beş gün sonra, bir miras meselesini sonuçlandırmak umuduyla İstanbul’daki akrabalarının yanına gelir.

Asım, gittiği ya da kaldığı her yerde insanları anlamaya, ilişkileri çözmeye, aile büyüklerine saygısızlık etmeden bulunduğu ortama uyum sağlamaya çalışır. Geleceği hakkında sık sık düşünür. Ne tür bir iş yapabileceği, neyin onu mutlu edeceği, kafasını meşgul eder. Genç bir erkek olmanın getirdiği heyecanla kadınlar ilgisini çeker, onları anlamaya, tanımaya çalışır, âşık olur. Ailedeki pek çok çiftin, mutsuz ve sorunlu ilişkilerini gözlemler, kendi anne babasından başlayarak “evlilik” kurumu hakkında düşünür. Halasının damadı Ferruh Bey sayesinde politikayla tanışır. O güne kadar hiç düşünmediği, ilgisini çekmeyen konularda gözünün önündeki perdeler iner, bir başka âleme sürüklenir. Gazete ve siyasi makaleler okumaya başlar. Servet ve itibar içinde, önemli mevkilerde çalışan, eğitimli Hıristiyan azınlık ile günden güne fakirleşen, geri kalmış, cahil Müslümanların durumu, canını acıtır.

İstanbul, Asım için acı bir hayal kırıklığı halini alır. İş arayan birinin gözüyle bakınca, eskiden tanıdığı şiir dolu o güzel şehri bulamaz. Harap, yıkılmış, eğrilmiş evler, mescitler, mezarlıklar, metruk tekkeler… Gözüne çok çirkin, fena görünür. Çamur, sokaklardan adeta taşar. Yürüyerek, kimi zaman vapura, tramvaya binerek İstanbul’u dolaşır. Beşiktaş, Galata, Aksaray, Topkapı, Cerrahpaşa, Langa, Beyazıt, Çiftecevizler, Ayastefanos… Sayısız semtten geçer. Bu fakir ve çamur içindeki İstanbul, onda kırlara kaçıp kurtulma duygusu uyandırır. Evler ve evdeki eşyalar kadar, genç adamın gönlü de kırık döküktür.

Esendal’ın yarım kalan bu eşsiz romanını indirimli fiyat ve avantajlı kargo seçeneğiyle satın almak için tıklayınız.

 

 

 

 

 

 

Kapat