Su Gibi Akıp Giden, Tarihi Bir Göç Romanı.

Söz konusu “vatan” ve “bayrak” olunca pek çok yazar, anlatımda kolaylıkla “hamaset”in ve ırkçı, etnik milliyetçiliğin tuzaklarına düşebilir. Fakat söz konusu Ayla Kutlu gibi usta bir romancı olduğunda; su gibi akıp giden, tarihsel bilgi ve belgelere dayanmakla birlikte, duygusal dozu ve gerçeklik duygusu yerinde, çok etkileyici bir roman ortaya çıkıyor:

“YEDİNCİ BAYRAK - Urumeli’den İzmir’e”.

Ayla Kutlu, bugüne kadar yazdığı roman ve öykülerinde “göç” olgusunu derinlemesine işlemiş bir yazarımız. Farklı zaman ve coğrafyalarda geçse de, geçmişte yaşanan bireysel ve trajik yaşam öykülerinden yola çıkarak kahramanları aracılığıyla ulusal tarihimizdeki önemli dönemlere, zorlu dönemeçlere ve zorunlu göçlere ışık tutuyor.  İnsanın kök saldığı topraklardan, yerinden yurdundan edilmesinin sarsıcı ve derin acısına, yaşattığı duygusal travmaya odaklanıyor.

Göç yollarında geçen koca bir ömür

Roman, ana karakteri Hasret’in Saraybosna’da geçen çocukluk ve gençliğinden, yaşlı bir kadın olarak Salihli’ye yerleşmesine kadar geçen dönemi anlatır. Hasret bu süreçte; Saraybosna’dan Üsküp’e, Üsküp’ten Selanik’e, Selanik’ten Edirne’ye, Edirne’den İstanbul’a, İstanbul’dan İzmir’e, oradan da Salihli’ye göç etmek zorunda kalır. Uzun yıllar boyunca eşi, çocukları, sonra gelin, damat ve torunlarıyla birlikte, oradan oraya savrulup duracaktır. Gittiği her yerde, içinde yaşadığı gurbette, değişmez bir eşlikçisi vardır: Adı gibi taşıdığı, bir vatana duyduğu “hasret”.

Hasret’in tüm ailesi, yaşanan bu tarihi sürecin bir parçası ve aktörleri olarak, kendi hikâyeleriyle var olur. Yoksulluk, işsizlik, hastalık ve ölümler, savaşlar, ayrılıklar… Yerleştikleri her yeni şehirde tutunmak, bir düzen kurmak için sil baştan mücadele ederler.

Hasret çalışkan, sağduyu ve özverisiyle tipik bir halk kadını, sıradan bir insandır. Doğup büyüdüğü, çalışıp doyduğu, evlenip barklandığı, çoluk çocuğa karıştığı güzelim Balkan coğrafyasını, zihninden kolay kolay silemez. Özgürce dalgalanan bir bayrağın gölgesinde, kendi vatanım diyebileceği bir toprakta yaşamak için korku içinde, oradan oraya göç etmekle ömrü geçer. Sonunda vatan toprağına da, “çok özel” anlamı olan bir bayrağa da kavuşacaktır.   

“Cenin pozisyonuna dönen İmparatorluk”

Yedinci Bayrak, Osmanlı İmparatorluğu’nun Balkan Savaşları ile parçalanıp çözülmeye başladığı ve Rumeli’de kaybedilen topraklar yüzünden, bölgede beş yüzyıldır yaşayan Müslüman nüfusun göçe zorlandığı dönemi anlatır. Modern dünyada imparatorlukların yerini, ulus-devletlerin almaya başladığı yepyeni bir dünya haritası biçimlenmektedir. Fransız Devrimi’yle Avrupa’da giderek yayılan eşitlik, özgürlük kavramları ve “milliyetçilik” düşüncesi, sonunda tüm milletleri birbirine düşürür. Bulgar çeteleri, Yunanlı, Hıristiyan Arnavut, Sırp, Hırvat ve Karadağlılar Osmanlı’ya yüzyıllardır “reaya” olmanın verdiği derin hınç ve öfkeyle Müslüman halka korkunç bir zulüm, kıyım başlatmıştır. Rumeli Müslümanlarının kaçıp göçmekten başkaca çaresi yoktur.

Ayla Kutlu romanında, tarihsel olaylara nesnel bir duruş sergiliyor. Farklı etnik kökene ve dine mensup çeşitli toplulukların bir arada yaşadığı Osmanlı topraklarının kaybedilmesi, hiç kuşkusuz Müslüman halk için acı sonuçlar doğurmuştur. Öte yandan çağın dinamiklerine ayak uyduramayan, siyasal, ekonomik ve teknolojik gelişmelere kapalı bir imparatorluğun, artık devrini tamamlamış olduğu gerçeği de vurgulanmıştır.

Balkan Türküleri eşliğinde

Roman on bölümden oluşuyor: 1- Saraybosna 2- Şar Dağı’nın İnce Yeli Üsküp 3- Vidin ve Ötesi 4- Elveda Üsküp 5- Üsküp’te Karışık Günler 6- Selanik 7- Yine Yol Göründü Garip Serime 8- Vatan Toprağında 9- Yeni Toprak, Yeni Bayrak 10- İzmir’in Bayrakları.

Türküler (Bosna,  Üsküp, Selanik, İstanbul ve Manisa türküleri), Fakîrî’nin Vidin Destanı, bir Gülten Akın şiiri ve son olarak “Akdeniz Marşı”, bölüm başlıklarının altında ve her bölümün ruhuna uygun bir “girizgâh” niteliği taşıyor. Bu dokunaklı dizeler, roman kahramanlarının konup göçtüğü, geçip gittiği, yurt tutup yeniden yerleştiği, tekrar göç etmek zorunda kaldığı tüm şehirlere işaret ediyor. Bir ulusun, kadın-erkek, çoluk-çocuk, genç-yaşlı demeden yaşadığı büyük acıları, çaresiz isyanı, gurbeti, sıla özlemini dile getiriyor. Hepsi de, ulusumuzun ortak ruhunda açılan, onulmaz derinlikte yara izleriyle dolu.

Hamasetten uzak, gerçek yurtseverlik

Tarihsel içeriğe sahip bir roman yazmanın, bir yazara yüklediği sorumluluk çok büyük. Bunun bilinciyle araştırmak, güçlü karakter ve olay örgüleri yaratırken, satır aralarında okuru aydınlatmak ve en önemlisi asla sıkıcı olmadan tüm bunları akıcı bir dille yazabilmek… Ayla Kutlu, Yedinci Bayrak’ta her açıdan güçlü bir romana imza atmış. Kuru ve ezber bilgi yerine, okullarda tarih ve edebiyat derslerinde okutulsa ne güzel olur! 

Ayla Kutlu’nun en etkileyici romanı Yedinci Bayrak’ı indirimli fiyat ve avantajlı kargo seçeneğiyle satın almak için tıklayın.

 

 

 

 

 

Kapat