“Kader Bizi Una Değil, Üne İtti”

“Üç padişah, beş cumhurbaşkanı görmüş bir Osmanlı beyefendisiydi.” Süleyman Demirel

 İstanbul Erkek Lisesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi yıllarından sonra Emniyet Genel Müdürlüğü’nde çalışırken Dersim harekâtı sonrası idama mahkûm edilen sanıkların infazını gerçekleştirmiş, altı farklı ilin valiliğini üstlenmişti. Sonrasında çalkantılı bir siyasi hayata geçiş yapacak, Cumhurbaşkanı vekilliğinden Dışişleri Bakanlığı’na kadar uzanan bir serüvene atılacaktı. Yassıada’dan yolu geçecek, Zincirbozan listesinde yer alacaktı. İhsan Sabri Çağlayangil’in anılarını gazeteci Tanju Cılızoğlu’nun kaleminden okuyacaksınız.

 Çağlayangil’in Bursa valisi olduğu zamanlarda Muhsin Ertuğrul ve Cüneyt Gökçer, Çağlayangil’den tiyatro yapmasını isterler. Bunu duyan Başbakan Menderes, Çağlayangil’i arayarak başka işler yapmasını söyler. Çağlayangil’in ise “siz okul, cami, çeşme yapacak vali bulursunuz ama tiyatro yapacak valiyi pek bulamazsınız. Müsaade ediniz, bu girişimimi tamamlayayım” der. Menderes’in maddi olarak destek olmayacağını açıklamasına rağmen tiyatroyu bitirir.

 Birçok yabancı devlet başkanıyla yakın ilişkileri olan Çağlayangil, Yugoslavya Devlet Başkanı Tito’nun viskisini eksik etmezdi, Pakistan Başbakanı Bhutto ile yakın dostluk kurmuştu. İngiltere Başbakanı Thatcher’ın daveti üzerine Londra’ya giden Çağlayangil, arabasız kalan Kıbrıs Rum Yönetimi Delegesi’ni arabasına davet etmişti. Sonrasında Thatcher’a Kıbrıs meselesini arabada hallettiklerini söyleyerek espri yapmıştı. “CIA adamı olursunuz, onun adına çalışırsınız da bundan sizin haberiniz olmaz” diyen Çağlayangil, CIA’in Türkiye’deki eylemlerini çekinmeden açıklayan bir devlet adamıydı.

 Dışişleri Bakanı olduğu dönemde Bursa Köşkü’nde büyükelçilere verdiği lüks yemek olay olacak, siyasi tarihimize o yemekteki menüde yer alan “ekose etekli levrek” tanımını ekleyecekti. Gazetelere yansıyan bu haber sonrasında, Süleyman Demirel “senin yüzünden seçimi kaybediyordum” diyecekti. Papa 6. Paul’ün Ayasofya’da dua etmek istemesi üzerine Ayasofya’nın müze olması sebebiyle burada dini tören yapılamayacağını söyleyerek krize engel olacaktı.

Siyaset adamlarının anıları genelde kendilerini övme ve savunma üzerine yazıldığı için okuması da sıkıcı olur. Tanju Cılızoğlu, anıların süzülmesini sağlamanın sabırlı bir fikir işçiliği gerektirdiğini söylüyor. Çağlayangil’in anılarını oya gibi bir üslupla işlediğini belirtiyor. Çağlayangil’in anıları bazen gülümsetiyor, bazen de sizi geçmişin üzerine düşünmeye itiyor. Osmanlı’nın son dönemine, Cumhuriyet’in kuruluşuna tanık olmuş, demokrasinin sancılarını yaşamış olan bir asra yakın ömrü bu kitapta bulacaksınız.

 Tanju Cılızoğlu’nun “Çağlayangil’in Anıları” kitabını indirimli fiyat ve avantajlı kargo seçeneği ile hemen satın almak için tıklayın.

 

 

 

 

 

Kapat