Gereği Görüşülüp Düşünüldü...

“Bizi bağımsız bir ülkenin çocukları olmaktan mahrum eden bir kuşak olarak mahkeme heyeti olan sizler dahil, hepiniz suçlusunuz!... Asıl suçlu sizler ve sizler gibi emperyalizme göz yumanlardır” Deniz Gezmiş

Her biri farklı fakültelerde öğrenciydi. Öğrenci ve öğrenim sorunları sebebiyle üniversitelerde boykot ve işgal eylemleri yapan bu gençler, daha sonra 68’liler olarak anılacak solcu gençlerdi. Ülke sorunlarını çözmek, Amerikan emperyalizmine son vermek, Türkiye’nin tam bağımsızlığını savunmak için 1969’dan itibaren silahlanma gereği hissetmişlerdi. Mahir Çayan grubu dışındakiler hiç kimseye silah çekmemiş, kimseyi öldürmemişlerdi ama idam edilerek öldürüldüler.

“Türkiye’nin bağımsızlığından başka bir şey istemedim. Ve bu sebeple Amerikan emperyalizmine ve iş birlikçilerine karşı mücadele verdik. Bundan dolayı ölümden korkmuyoruz. Onu ancak iş birlikçiler düşünsün ve ancak onlar kendi canının telaşına düşsün ve ben 24 yaşımdayken kendimi Türkiye’nin bağımsızlığına armağan etmekten onur duyuyorum. Bağımsızlık düşüncesini mezara kadar götüreceğiz” Deniz Gezmiş

Deniz savunmasında, Türkiye’nin emperyalizme karşı ilk Kurtuluş Savaşı’nın 19 Mayıs 1919’da verildiğini ve Samsun’a çıkanlara idam fermanı çıkarıldığını belirtmişti. “Kurtuluş Savaşı’nı verenlere, bugün bize denildiği gibi ‘eşkıyalar’ denildiğini biliyoruz. Bugün de biz, aynı İkinci Kurtuluş Savaşı’nı veriyoruz” demişti.

Yusuf Aslan mahkemedeki ifadesinde “İdamımızı isteyecek derecede bizi suçlayan iddianamenin on yedi sayfası bir kere tamamen parti çekişmeleriyle ilgilidir. Tamamen politik düzeyde kalan bu sayfalardaki tahliller bile tam ve gerçekçi olmayıp yüzeyseldir. Çünkü biz, iddiaların aksine anayasayı ihlal yerine onu savunmuş ve tam olarak tatbikini istemişizdir” demişti. Sonrasında Hüseyin İnan ifadesine “Tamamen art niyetle hazırlanan bu iddianamenin, politik yönü ağır basmaktadır” sözleriyle başladı. Savunmalarında darağacına giden yolu önceden görmüşlerdi.

1972 yılının 5 Mayıs'ını 6 Mayıs'a bağlayan gece… Gece yarısına yaklaşırken saatler, dışarıda bir telaş… Sıkıyönetim sebebiyle sokağa çıkma yasağı başlamadan evlerine ulaşmaya çalışanların telaşı… Ankara Merkez Cezaevi’nde ölümü bekleyen üç genç, hayatlarının son saatlerini yaşıyorlardı. Önce elleri arkadan bağlanmış Deniz Gezmiş, ardından Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan getirildi. İdam edilmeden önce kim bilir akıllarından neler geçiyordu. “Son arzun nedir?” diye sorulduğunda, Deniz Gezmiş “Son sözümü sehpada söyleyeceğim” diyecekti. Aynı kaderi paylaştığı Yusuf ve Hüseyin’i de son bir defa görmek isteyecekti. Gardiyanın getirdiği beyaz gömlekler üstlerine geçirilip, boyunlarına yaftaları asılacaktı. Sonrası avludaki ipin altında bir masa ve masanın üstünde bir sandalyeydi.

Bedenlerini bir ipin ucunda bırakıp giderken geriye ailelerine yazdıkları mektupları bırakmışlardı. “(...) İnsanlar doğar, büyür, yaşar, ölürler. Önemli olan, çok yaşamak değil, yaşadığı süre içinde fazla şeyler yapabilmektir. Oğlun, ölüm karşısında aciz ve çaresiz kalmış değildir. O, bu yola bilerek girdi ve sonunun da bu olduğunu biliyordu” yazmıştı babasına Deniz. Kitaplarını küçük kardeşine bırakmış, “Bilimle uğraşmak da bir yerde insanlığa hizmettir”  diyerek ondan bilim insanı olmasını istemişti. Mektubunu bitirirken, “Son anda, yaptıklarımdan en ufak bir pişmanlık duymadığımı belirtir; seni, annemi, ağabeyimi ve kardeşimi, devrimciliğimin olanca ateşi ile kucaklarım” demişti.

Gazeteci-yazar Burhan Dodanlı, Hepiniz Suçlusunuz kitabında 6 Mayıs 1972'de, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın bir şafak vakti, idam edilişine giden yoldaki yaşanan hukuki sürece ışık tutuyor. Kitapta, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın yargılama ve infazlarının hukuki analizini, duruşmada yaşanan olayları, iddianame ve idam taleplerini, tanık ifadelerini, savunmalarını anlatıyor. “Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan ne yapmış da idam cezasını hak etmişlerdi?” sorusunun cevabını arıyor.

Askeri Yargıtay’ın idam cezalarını onama kararından sonra Meclis’e gelmişti. İdam kararlarının infazı için Meclis’te yapılan oylama sonucunda 450 milletvekilinin 238’i kabul oyu vermişti. Meclisin onayı sonrasında yapacak bir şey kalmamıştı. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın yargılama ve infazları adil miydi? Meclis oylamasında hangi milletvekilleri kabul oyu verdi? Mahkemedeki sorguda sanıklar kendilerini nasıl savundu? İnfaz gecesi neler yaşandı? Tüm detaylar, son günlerine şahit olan gazeteci-yazar Burhan Dodanlı’nın Hepiniz Suçlusunuz kitabında.

Burhan Dodanlı’nın “Hepiniz Suçlusunuz” kitabını indirimli fiyat ve avantajlı kargo seçeneği ile satın almak için hemen tıklayın.

 

 

 

Kapat