Altındağ: Hüznün Coşkusu - Yaşar Seyman

“Ankara’nın neresinden bakarsanız bakın çatıları kırmızı kiremitli, duvarları beyaz badanalı, basma perdeli, pencereleri çiğ mavi boyalı Altındağ’ı görürsünüz.

Altındağ emekçi halkın yoğunlaştığı, gecekondulardan oluşmuş bir Ankara semti… Gecekondular, simgesi... Kadın yazar Yaşar Seyman’ın siyasi ve sosyal hayatı burada şekillenmiş. Gecekondu insanının Altındağ'da inşa ettiği yaşamını, uygulanan yerel politikalardan nasıl etkilendiklerini, hayattan beklentilerini dışarıdan değil, içlerinden dinliyoruz. Emekçi ailelerin yoksulluğunda sokağı soluyarak büyüyen çocuklarıyla, bu semtin insanlarıyla tanışıyoruz.

Bu kitap neden mi değerli? Çünkü gecekondu hayatı uzaktan bakıp ötekileştirdiğimizden, hatta uzak kalmaya çalıştığımızdan çok daha yakın bize, çok daha içimizde. Kirlettiğimiz sokakları her sabah süpüren Ahmet Amca, işe gidip geldiğimiz dolmuşun şoförü Süleyman Ağabey alışveriş yaptığımız marketin kasiyeri Sultan, dışladığımız, uzaktan bakıp etiketler yapıştırdığımız gecekondu yaşamının birer parçası. Yaşar Seyman, doğal betimlemeleriyle tam da bu hayatları anlatıyor bize. Suç oranının yüksekliği, hapishaneye girip çıkmanın sıradan bir durum haline geldiği, kendi içinde bir yaşayış biçimine sahip olan Altındağ’a yakından bakıyoruz. Güçlü olmanın, zorluklara karşı direnmenin, ulaşımın, barınmanın, her şeyin bir mücadele olduğu Altındağ’da hayat, kent merkezinden çok daha farklı.

“Konuk olduğum, gelip gittiğim, uzakta el salladığım değil; yaşadığım, hamurunda yoğrulduğum, çamurunda yürüdüğüm, saksılarında gönül çiçeklerini büyüttüğüm, pencereden pencereye çamaşır ipine umutlarım kadar renkli giysilerimi astığım Altındağ...”

Yaşar Seyman, Altındağ’da kadının konumunu, hayata bakışını, kadın-erkek ilişkilerini, çocukların yaşamlarını aktarıyor. “Genç ve güzel kapıcı kadınlarını görseniz!... Garip bir giyim! Ne kent, ne de kır yaşamını andırır. Kalemli gözler, yarı uzun tırnaklarında birazı soyulmuş kırmızı ojeler...” diye bahsediyor Altındağ’ın kadınlarından. Yirmi üç yıldır evli olan bir kadın “Bu herife yirmi üç yıl dayanılır mı? Alıştım da ondan. Yoksa beni elde etmek isteyenler kocamla arkadaş olup sonra bana el uzatmaya çalıştılar hep” diyor. Bu kitapta, yalnızca erkeklere ait olmayan kahvehanelerin, eşleri hapse düşmüş, evi geçindirmek için temizliğe giden, kâğıt toplayan kadınların hikâyesini bulacaksınız. Altındağ’ın çocuklarının, parkların ortasında kurulmuş salıncaklarda değil, uykulu gözlerle taşıdıkları simit tablalarının ağırlığında sallandıklarını göreceksiniz. Uyandığında kimsenin yüzünü yıkamasını söylemediği, ayakkabısı olup olmadığıyla ilgilenmediği, su kanalları ve toprak içinde büyüyen çocuklarıyla farklı bir Ankara’ya tanık olacaksınız.

Yaşar Seyman gecekondu yapımının geceleri başladığını, herkesin yardıma geldiğini anlatıyor. Uyku, yorgunluk olmadan, çimento, kazma, kürek, çivi ile gelen komşular… Hızla taşınan eşyalar, dinlenmeye zaman bulamadan öğlene doğru yıkım memurlarının gelişi… Taze gelinlerin çeşmede sıra kavgası, bekâr kadınların sabahın köründen öğlenin sıcağına kadar çeşmede sevdalılarını beklemesi… Yaşar Seyman, Altındağ kitabında şehrin içindeki kır hayatının en saf halini canlandırıyor gözümüzde. Kitabı okurken, gecekondu bahçelerinde, rengârenk çamaşırlar asan, basma etekli gelinlerin Altındağ’ı inleten türkülerini duyacaksınız.

Seyman, Altındağ’daki kentsel dönüşümün etkilerini, sosyal yaşamı nasıl değiştirdiğini Altındağlıların ağzından paylaşıyor bizimle. Altındağ tiyatrosunun kurulma amacını değil, neden Altındağlı’ya götürülmediğini sorguluyor. “Göstermelik şeyler ne acıdır! Hele bu, tiyatro içinse!...” diyor Seyman.

Yaşar Seyman’ın kitabında Altındağ’ın hüznünü, coşkusunu, tarihini, sosyo-kültürel ilişkilerini, yerel politikalardan nasıl etkilendiğini okuyacaksınız. Altını gitmiş dağı kalmış Altındağ ile karşılaşacaksınız. Belki de her gün önünden geçip gittiğiniz ama dönüp bakmadığınız bir yaşama tanık olacaksınız. Başkent’in içinden toplum bilimciler için önemli bulgular sunuyor, Altındağ’dan yolu geçenler için nostalji yaşatıyor. Birlikte yaşadığımız insanları ne kadar az tanıdığımızı gösteriyor. Türkiye’yi, Türk insanını, çocuklarını, gençlerini gerçekten tanımak, anlamak istiyorsanız bu kitabı mutlaka okuyun.

Yaşar Seyman’in “Altındağ-Hüznün Coşkusu” kitabını indirimli fiyat ve avantajlı kargo seçeneği ile hemen satın almak için tıklayın.

 

 

 

Kapat