“Ah, yerde kaldı”

“Sokak ‘karlı’ydı, gün ‘uğur’suz.

Temizlik işçileri, karlı sokağı süpürdü.

Ah, yerde kaldı.

Berat Alanyalı, gazeteci Uğur Mumcu’yu, “Ömrün Yazı” adlı kitabında,  “Ah Sokağı” isimli kısa öyküsünde bu cümlelerle anıyor. Her 24 Ocak için yazılan yarım sayfalık öykü, okuyucuyu yalın gerçeklikle sarsıyor. 27 öyküden oluşan kitap, hep bir derdi olan, kendi içinde göçler yaşayan, çoğunlukla yalnızlıkla sınanmış naif karakterleriyle, vefa, bıkkınlık, özgürlük, hayal gibi kavramlar etrafında dönüyor.

“Ömrün Yazı” tamlamasındaki “çift anlamlı” kitaptaki öykülerinde Alanyalı, okurlarına ve hayata dair basit ama bir o kadar kafa karıştırıcı birçok konuyu sade bir dille yansıtırken okuyucuyu birbirinden farklı hayatlara misafir ediyor. Tek sayfalık, hiçbir noktalama işareti kullanılmamış öykülerin de bulunduğu kitap, kişisel deneyimlerinden olduğu kadar toplumsal hafızadan da besleniyor. “Yaz”, “Ömür” ve “Yazı” başlıklı üç bölüme serpiştirilmiş öykülerinde, sıradan sayılabilecek konuları, “kanaması durmayan yaralarıustalıkla kaleme alan Alanyalı, beklenmedik sonlarla okuruna yeni kapılar açıyor.

Yaz” bölümünde yazar, “çocukluğu ömrün yazı” olarak metaforlaştırıyor.  

…“Ömrün yazıdır, çocukluk. Büyüdükçe serinler hayat, giderek üşürsün.”

… “Yazları büyüyen çocuk, kişisel mevsimi kışa doğrulduğundu bilir ki, soğuktur hayatın gövdesi. Ömrün yazıdır, çocukluk; ağustosla başlar, geriye gider. Büyüdükçe serinler hayat, giderek üşürsün. Yaşlılıkta yeniden ılınır hava, çünkü yaz, yeniden yakındır sana…

Geçip gidiyorken güneşin altında yeni olmayan her şey, bir ânı özgün kılan bir bakışla zenginleşti hayat”ın farklı hikâyelerini gördüğümüz “Ömür” bölümünde yazar, bir yandan kişisel mevsimlere, bir yandan da sıradan bir anın, bir kokunun, bir şarkının koca bir hayat içinde bıraktığı izlere yer veriyor. Burada Alanyalı’nın kişisel deneyimlerine de rastlıyoruz. Babasının memuriyeti nedeniyle karlı bir Anadolu kasabasında doğan yazar, “Lekenler, Patenler” öyküsünde idealist bir babanın bütün aileyi yılın altı ayı yolları karla kaplı bir mezraya nasıl hapsettiğini aktarıyor.

…Ne kâbus: Bir kente dönmeyecek olmak, ondan kurtulmak anlamına gelmiyor!

…Kadın, reyhan gibidir. Elini sürmezsen kokusunu vermez. Anlatamadım. Anlatmak isterdim oysa; koku ve korku, nasıl da benzer birbirine. İkisinden de arınmak, zaman ister. Korkun, içinde; korkum, içimde kaldı."

Kitabın son bölümü “Yazı”da Alanyalı, “Yazıdan ibaret bir hayatı” olan, bir ölü diller uzmanı ile hem dil ve yazı eyleminin üzerine yoğunlaşıyor hem de edebiyatın usta isimlerine atıfta bulunuyor. “Ü-ürü-üüüü” öyküsündeki karakterler aracılığıyla dilin ve yarattığı anlamın “eril mi, dişil mi” olduğu üzerine yürütülen tartışmada toplumsal cinsiyet algısına gönderme yapılıyor. Sevim Burak’a mektup gibi yazdığı “Anlam Terzisi” öyküsünde ise Alanyalı’nın yazar kimliğinden çok okur kimliğine tanık oluyoruz.

Ömrün YazıYazar Ayla Kutlu’nun deyimiyle, “İnsanın duygusal derinliklerini yalın sözcüklerle anlatabilen bir yazar” olan Alanyalı’nın sade ve vurucu anlatımıyla, okuyucuyu yormayan, sürpriz sonlarıyla tatlı heyecanlar yaşatan öykülerinden oluşan  “Ömrün Yazı” kitabını, indirimli fiyat ve avantajlı kargo seçeneği ile hemen satın almak için tıklayın.

 Aslıhan Büyükgül Bozkurt

 

 

Kapat